Kahverengi tavşan, doğada en sık rastlanan tavşan türüdür. Evde beslenen tavşanlar arasında ise kahverengi tavşan, beyaz tavşandan sonra ikinci sırada gelir. Kahverengi tavşanın tüyleri, renk pigmentlerinin kahverengi olması sebebiyle bu renktedir. Doğada kamuflaj açısından büyük avantaj sağlayan bu renk, kahverengi tavşanın düşmanlarından saklanması için en etkili silahıdır.

Kahverengi tavşan, insanlar tarafından yüzlerce yıl önce kümes hayvanı olarak evcilleştirilmiş olup, eti, kürkü, gübresi ve ev hayvanı olarak kullanmak üzere yetiştirilmektedir.

Kahverengi tavşanlar, Kuzey ve Güney Kutbu hariç dünyanın her yerine dağılmış haldedirler. Adada yaşayanları ülkemizde ada tavşanı olarak adlandırılırlar. Üreme hızları inanılmaz derecede yüksektir. Daha önce tavşan yaşamayan Avustralya'ya 1787 yılında av amacıyla on çift kahverengi tavşan getirilmiştir. Avustralya'da doğal düşmanı bulunmayan tavşanlar, o kadar büyük hızla yayılmışlardır ki, on yıl sonra yılda iki milyondan fazla kahverengi tavşan avlanmasına rağmen kahverengi tavşan popülasyonu kontrol altına alınamamıştır. Günümüzde ise halen Avustralya'da tavşan beslemek izin almayı gerektirmektedir.

Kahverengi tavşanlar, doğanın dengesi için de önemli bir rol oynarlar. Besin zincirinin bir parçası olarak, yırtıcı hayvanlar için bir av kaynağıdırlar. Ayrıca, bitki örtüsünü kontrol altında tutarak ekosistemde denge sağlarlar. Ancak, aşırı avlanma ve habitat kaybı gibi faktörler nedeniyle popülasyonları tehdit altında olabilir. Bu nedenle, kahverengi tavşanların korunması, ekolojik denge ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi açısından büyük önem taşır.

Kahverengi tavşanlar, otobur hayvanlardır ve genellikle otlar, yapraklar, meyveler ve sebzelerle beslenirler. Doğal yaşam alanlarında, çeşitli bitki türlerini tüketerek besin ihtiyaçlarını karşılarlar. Evcil kahverengi tavşanlar ise hazır tavşan yemleri, taze sebzeler ve meyvelerle beslenmelidir. Dengeli ve sağlıklı bir beslenme, tavşanların sağlıklı bir yaşam sürmesi için kritiktir.